doktor&hesapci

TGRT-FM de Cuma günleri saat 20.00 civarlarında yayına giren programın paralelinde fikir alışverişi için yapılmış bir blog dur. Yorumlarınızı bırakmakta nazlanmayın.

Saturday, May 27, 2006

26 Mayıs 2006 Alem delikanlı görsün

Bir hafta önce fincancı katırlarından bahsetmiş olsak dahi kendimizi bildik bileli doğru bellediklerimizi usulü dairesinde söyledik. Bu hafta da öyle bir haftaydı.

Memleketin ek yerlerini fazla kurcalamamak gerektiğini ve ille de bu kurcalamayı yapanların kendilerinin de kontrolsüz kaos korkusu yaşadıklarını anlattık. İyi güzel toplum mühendisliği yapıyorsunuz da binanın altında kalmayın mealinde konuştuk.

Zülfiyare dokunma olayı:
Bir gazete hakkında söylediklerim bazı dinleyicilerimize dokunmuş. sözlerimi geri almamı istediler kısa mesajlarla.. Üzgünüm almayacam. Sözlerim samimi söylenmiş sözlerdir ve inatla bize çok tatlı gelen, adeta içimizi okurmuş gibi ferahlatan yazılardan korkmalıyız diye de israr etmekteyim. Sorry guys..

Boğaç:
Devamlı dinleyicimiz ve olmazsa olmazımız Boğaç milli bayramlarla ilgili söylediklerimize bozulmuş "bu memlekette böyle olur" diyerek kestirip attı. Bizlerden oldukça genç olduğunu tepkilerinden tahmin ettiğim bu arkadaşımızın böylesi bir konuda tahammülsüz davranması da bana hüzün verdi. Ne demişiz " 1940 lı senelerin totaliter idarelerinin simgesi olan bu cins bayramlardan şeklen kurtulup daha eğlenceli kutlamalar yapalım" Peki nedir buna itiraz.. Boğaç bence kafayı açmalıyız..Pardon

İsmail Sert:
Askerlik görevini aslanlar gibi ifa etmiş olarak teknik masada yerini almıştı. Özlemişiz. Teknik elemanların en hası ve de bakışları ile anlaşmayı bileni. Yaptığı 1 dakikalık teaser da cana deydi. Huzurlarınızda teşekkürler.



Bu kadar şimdilik.
Sağlam kalın
Doktor

Friday, May 19, 2006

19 Mayıs 2006..Fincancı Katırları

At izi-İt izi:
Memlekette işlerin karıştığı bir dönem. Hani bazı zamanlarda insan hadiseleri yorumlayabilir, neticesini kötü de olsa iyi de olsa tahmin edebilir. Yaşadığımız günler böylesi tahmin edilebilir günler değil. Bazı toplum mühendisliği çalışmaları yapılıyor ama bunu yapanlar da neticeleri öngöremeyecek haldeler. Danıştay saldırısı ve sonrasındaki oluşmuş-oluşturulmuş tepkiler zannediyorum planlayıcı konumundakileri de korkuttu.

Benim acizane tavsiyem, öncelikle çok yakın dost zannedilen ve aynı jargon ile konuşanların dost olamayabileceğinin bilinmesi ve tepkilerin ertelenmesidir. Nedir: 15 gün boyunca içinizden geldiği gibi konuşmak, davranmak, tepki vermek yerine sadece susun ve hiç bir polemiğe girmeyin.

Tabii ki programda burada yazmak gibi rahat hareket edilmiyor. Diyemezdik ki bu haftaki hadiseleri planlayanların da ödü koptu. Diyemezdik ki artık informasyon akışı bu denli kolay idare edilemiyor. Sustuk muhabbet ettik..

Komik haller:
Uzun aradan sonra Ayşe teyzemiz aradı.. Olana bitene bir kızdı bir kızdı ki kalkıp Dumlupınar ovasını boydan boya geçip düşmanı yeniden denize dökecek gibiydi.. Tabii Ayşe teyze ye İzmir den son düşman gemisinin 9 Eylül den 4 gün önce ayrıldığını anlatamazdık. Hatta daha da ileri gidip düşmanın yarıya yakınının Mudanya dan gemilere bindiğini hiç söyleyemezdik.

Eh Osman Müftüoğlu'nun kimono lu resmine bulaşmasak olmazdı. Bulaştık netekim. Sağlık tüccarlarının en önde gelenlerinden olarak biraz daha farklı resimler çektirebileceğini düşündüm şahsen. Ve tabii ki kumaş pantolon beyaz gömlek üzerine kimono giyerek çekilmiş resmin üzerindeki yazı daha da ilginçti. Bunu programda söyleyemedik. Bahsedilen program ile 100 yıl yaşa 75 yıl seks yap şeklinde başlık atılmıştı. Ne sıkıcı bir 25 yıl diyerek bağladık..

Ve en komik hal de Laz Ali mizin hiç konuşamaması idi. Huzurlarınızda kendisinden özür dilerim. Bu hafta susturmasam ilanihaye susma ihtimali vardı malum. Ve susan bir Laz Ali nin ne demek olduğunu da ancak tanıyanlar bilir.

Haftaya bekleriz..
Doktor

Thursday, May 18, 2006

18 Mayıs 2005..Ara muhabbet

Malumunuz geçen hafta programda mevcut değildim. İlim irfan meseleleri ile alakalı olarak güzide başkentimizin güzide bir büyük otelinde Hepatoloji kongresindeydim. Bu kongreler hem ilme mütemayil bünyeleri tatmin eder hem de lüks otelde konaklayıp gezme ihtiyacını karşılar. Bu sebeple de Antalya yöresinde olanları tercih edilir. Bizimkisi az gariban, katılımcısı az ve lakin faidesi çok bir kongreydi.

12 Mayıs akşamı programa telefon ile katıldım. Söyleyecek pek bir şeyim yoktu. Üstelik de memlekette konuşulacak fazla bir durum da yoktu. Sokaktaydım. Kızılay'da bir ara sokak. Karşımda da bir taksi durağı. Hesapçı ile konuşurken de karşıdaki bir apartmanda asılı afişten bahsettim. Telefonu kapadıktan sonra taksi durağından bir şoför arkadaş hızla yanıma geldi. "Abi o doktor sen misin ya?" dedi. "Sıramın gelmesini beklerken sizin programı dinliyordum, sen de bizim sokaktan bahsedince fırladım geldim" diye devam etti. Ayaküstü muhabbet ettik. Ankaralı taksi şoförleri arasında da çokça dinlendiğimizi öğrenip mutlandık.

Bu haftaya dair.
1. Programda Laz bakkal olacak.
2. Günceli inceden konuşacağız.
a. Fincancı katırlarına dikkat ederek
b. Neşemizi kaybetmeden
3. Bazı şeyleri inatla es geçeceğiz. Şimdi tutup da bu hadiseler 28 şubat süreci üzerine gazetecilerin açıklamalarından sonra başladı dersek olur mu? Olmaz. Demeyeceğiz.
4. Kimseyi korkutmayacağız ama asıl korkulacak olanın "herşey yolunda", "piyasalar rahatladi" gibi cümleler kullanmak olduğunu da söyleyeceğiz..

Kısmet olursa tabii..
Doktor

Friday, May 05, 2006

5 Mayıs 2006-Laz bakkal beni utandırdı

Laz Ali:
İnsan bu kadar mı efendi olur? Bu kadar mı saygılı ve güzel konuşur. Hani eşyanın tabiatına aykırı. Güzel takım elbisesi, parlak kravatı, tel cerceve gözlükleri ile ve işadamı ağırlığı ile laz Ali' den dün akşam çok memnundum.

Bu programda değişik bir teknik denedim. Arka arkaya sıralanan kelimeler ve bunların akla getirdikleri. Eh zamanla dinleyicileri de bu şekil sorulara alıştırma durumumuz olacak. Akşamki denememizde "Demirel, türban, Arabistan, dokuzuncu, hırs" kelimelerini sıraladım. Benim ilk aklıma gelen kelime "yeter!" olurken, laz Ali nin aklına gelen ilk kelime de "fosil" oldu.

Konuşulanlar:

Anadol kullanıcıları ile olan muhabbetimi anlattım. Bitişik blogdaki "Anadol Tarikatı" yazısını okuyunuz. Okutunuz.

Bülent Arınç için: Diksiyonu, artikülasyonu böylesine düzgün konuşan adam az bulunur diyerek giriş yaptım ve devamında da "ama çok sıkıcı" dedim. Evet böyle bir takım insanlar var. Bir başka önemli örnek de Zülfü Livaneli. Öylesine donanımlı, öylesine güzel bir insan. Müzik, edebiyat, şiir, film yapımcılığı, köşe yazarlığı, diplomasi ondan sorulur. Ama heyhat adam cok sıkıcı ve hüzün verici. Bülent Arınç da dosyasını düzgün hazırlamış ve ne zaman sesini yükseltip, ne zaman alçaltacağını bile kararlaştırmış, kaşlarını kaldırma anlarını bile planlamış bir hatip edasıyla ve olanca düzgünlüğü ile bana sıkıntı veriyor. Üzgünüm...

Memleketin askeri-siyasi bir kriz ya da yeni bir dönem içerisine girebileceğini konuştuk. Başbakan ve etrafındakilerin giderek hırçınlaşmalarının görüntüyü bozduğunu, tabii ki usulü dairesinde anlattık. Hırçınlaşma ve alınan tepkilerin iktidarı negatif sarmala sokabilmesinin ve bir "şok seçim" kararı almasının sürpriz olmalayacağından da bahsettik. Eh bu konuda "usta" ile de iddiamız var. Bu sene içinde seçim olursa ve bir sene sürede petrol fiyatları 100 doları bulursa beni gönülden tebrik edecek. Sen de oldun evlat diyecek.

Usta: O bir gönül insanı. Yazılarımı okuyan, programları dakika dakika dinleyen, hatta bazı programların cd sini isteyip tekraren dinleyen, yanlışları düzelten, kafasına uymayanları söyleyen kişi. Biraz koruyucu melek, biraz da acımasız eleştirmen. Eh frene basma, gaza basma anlarını tayin etmede de en büyük destek. Kimi zaman da camdan bağırıp "terli terli program yapma evladım, programda soğuk su içme yavrum" diyen kişi..Hürmetlerimizi sunuyoruz.

Laz Ali ye uyumu, Usta ya yakın takibi, dinleyicilere gayretleri için teşekkürler ediyoruz..

haftaya da buyrun..
doktor

Mesothelioma Asbestos, Mesothelioma Cancer, Malignant Mesothelioma, Mesothelioma Attorney.
Mesothelioma