doktor&hesapci

TGRT-FM de Cuma günleri saat 20.00 civarlarında yayına giren programın paralelinde fikir alışverişi için yapılmış bir blog dur. Yorumlarınızı bırakmakta nazlanmayın.

Thursday, May 31, 2007

Öylesine bir yazı

Yarın program var. Hani nereden başlasam bilemiyorum. Konuşulacak bunca şey arasında en güzeli çocukluk hatıralarından bahsetmek. Sizlerin de cocukluğunuzun bir yerinde sokağınızda hanımeli kokan bir evin önünden geçerken içeriden gelen bir müzik sesi duyup o anı kafanıza kazıdığınız olmuştur. İşte bunu anlatmak istiyorum. Ya da çocukluğunuzda susayıp da cami şadırvanı musluğundan su içtikten sonra oturup uzaklara dalmışlığınız..İşte bundan bahsetmek istiyorum. Aralarda da camı açıp uzaklara doğru "ne haliniz varsa görün, ben sizinle ilgilenmiyorum" diye bağırmak geliyor içimden.

Halikarnas balıkçısı okuyun.
Turgenyev okuyun
Çehov okuyun
Behrengi okuyun

Saf ve güzel insanları, basit işleri ibadet gibi severek yapanları siz de sevin. Yaşayın gitsin.

Doktor

4 Comments:

At 1:43 AM, Anonymous Anonymous said...

ÖYLESİNE BİR YORUM....
keşke bir zaman makinası olsa da çocukluk yıllarımıza canımız çektiğinde dönüversek.kuraları çiğnesek,yaramazkık yapsak hava kararmadan eve dönmesek,kararsa da biraz dayak yeyip üstüne uyusak.keşke herşeyin bedelini ödemek bugün de o günlerde ki gibi zahmetsiz ve basit olsa....FADİMEGÜL.....

 
At 4:03 AM, Anonymous Anonymous said...

Fadimegül kardeşim;ya belki masum bir istek bu istediklerin ama!
hepsine evet de,o dayak konusu beni epey ürpertir.. hani ömründe hiç mi hiç dayak yemeyen biri olarak bayağı bir tırsarım dayaktan. :)
ağır bedeller ödenmeyen ömürler herkese..
selametle..
Simurg......

 
At 2:57 PM, Anonymous Anonymous said...

BOR VE PALAVRİT Espriyi yapan kadar dinleyenin de zevk sahibi olması lazım. Yoksa , yandı gülüm keten helva : Programdan önce yolumun üzerinde esnaftan birine uğramak icap etti. Selamun Aleyküm deyip girdim içeri bir ara masanın üzerinde ki anayasa kitapçığına takıldı gözüm. –Kafaya fırlatmak için mi ? dedim. Hay demez olaydım. Adam başladı ne kadar kültürlü olduğunu, okumayı sevdiğini, İncili hatta Tevrat’ı bile okuduğunu anlatmağa. Her şeyi okurmuş anayasa kitapçığını bile, estek-köstek. Okumak deyince İncili, Tevrat’ı, Anayasa kitapçığını anlayan aziz milletimin bu nadide ferdi epeyce canımı sıktı. Zor kurtuldum elinden. Haliyle programa da geciktim. Espride ki incelik ve letafeti, felsefenin karanlık dehlizlerinde ziyan edenleri bu vesile ile kınıyorum.
Bu ülkede yaşamanın en güzel yanı espri malzemesinin bol olmasıdır. Beyninizi dumura uğratan kasvetli düşünceler kaliteli bir espri ile uçup gidiveriyor. Savaş darbe siyaset düşünmekten Diyarbakır karpuzuna dönen kafam palavrit madeni ile nasıl nefes aldı anlatamam. Borlu, erkeli espriler uçuştu zihnimde, en çok da hesapçının erke dönergecinin altında bir bit yeniği arama gayreti güldürdü beni, birkaç kez doktoru yokladı ama oralı olmadı doktor. Yok işte kardeşim bir bit yeniği yok, demeğe getirdi. Hesapçı, olamaz mı doktorum heybeye bir bak, bir numara uydur havada kalmasın bu nadide tespitimiz diye doktorun ağzına baktı fakat, yok. Erke den geriye kandırılmış kocaman adamlar ve hesapçının gayreti kaldı.
Dostları hesapları tutmayan hesapçı! Diye takılsada Hesapçının çok başarılı bir ekonomist olduğunu biliyoruz ( yazılarını takip ediyorum). Fransız Papaz mektebinde okumuş olması anladığım kadarıyla bir zorunluluk değil tercihen olmuş. Bu da babasının hakiki bir münevver olduğunu, memeleketin en temel sorununu o zamandan tespit ettiğini gösterir. Doğrusu ellerinden öpmek gerekir. Helal olsun. Hür düşünebilen bir insan yetiştirmek için çok ciddi bir risk almış ama netice de hesapçı gibi bir arkadaş kazandırmış doktora ve millete.
ÇOCUKLUK
Çocukluğumdan kalma dimağımda öyle lezzetler vardır ki çok darlandığım zaman onların hayaline sığınırım. En büyük zevkim yorgun argın eve geldiğim zaman yatağa uzanıp beş yaşına kadar çocukluğumun geçtiği yayla evini düşlemektir . Altı ahır üstü iki göz oda olan bu evin bir odası insanlara bir odası hayvanların yiyeceği otlara tahsis edilmiştir. Ahır kısmı taştan üst kısmı ahşaptandır. Çatısı ise sacdan. Yanıbaşında akan o küçücük derenin çıkardığı sesin Niyagara şelalesinden daha gür olduğuna inanırım. Bir de yağmur yağarsa ki eksik olmaz o sacdan çatıyı nasıl konuşturur, yeryüzünün en güzel ritmi. Odada hayvanlar için depolanan otlardan yayılan rayihalar ise misk, amber, hala burnumda tütüyor. Peşi sıra koştuğum Gülbeyaz, Destegül, Nazlı, unutamadığım sığırlar. Göz alabildiğine yeşillik çayır çimen renkler kokular pullu alabalıklar. Ve dedem vakur dimdik başında külahı, habire namaz kılardı. Birine kızarsa dürzü derdi, deyüs derdi. Beni çok severdi, nur içinde yatsın.Yüzü Osmanlıya dönüktü, Abdülhamit Han’a benzerdi, Yetim büyümüştü, dört yıl askerlik yapmıştı, Chp den çok çekmişti,
GERÇEK
Efkarlandım şimdi nerden çıkardın doktorum şu çocukluk hayallerini, rahmetli dedeciğim bu günleri görseydi kahrından giderdi.
Zor günler geçiriyoruz, soğukkanlı ve akıllı olmak gerekiyor. Çocuklarımızın, torunlarımızın mutluluğu için. Sabır ve tevekkül
Hak şerleri hayreyler,
Zannetme ki gayreyler,
Arif anı seyreyler,
Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.

 
At 1:10 PM, Anonymous Anonymous said...

KAOS SİMSARLIĞI...

Bu yazıyı hiç istemeyerek başörtüsü sorunu hakkında yazacağım.

Nedenleri çok açıklar baskı altında kalırmış,laiklik zedelenirmiş,açıklar rahatsız olumuş vb..

Şimdi Laiklik nedemek o çok bilinen tek tanımın dışında;tüm dinlere eşit mesafede olmak demektir ama neyazıkkş kendini laik sananlar yasakçılık yapıyor.

Diğer Açıkların rahatsız olması konusu ya allah aşkına bizim sınıfımızda Ermeni bir arkadaşımız var hac takıyor ben rahatsız oluyormuyum EVET OLUYORUM ama ben ona haç takma demiyorum belki onu görünce sinir katsayılarım tepiniyor karabağ katledlen kardeşlerim geliyor aklıma ama ben o Ermeni vatandaşının eğitim hakkını kısıtlama talebinde bulunmuyorum.

Diğer konu ise bu özgürlüklerin suistimal edilmesi durumu şunu söylemek istiyorum bu ülkede basın özgürlüğüde suistimal ediliyor ama basın özgürlüğü var suistimal olasılığı özgürlüğün engellenmesi gerekliiliğini doğurmuyor.Ve Bu konu hakkında toplumu kutuplaştırır böler diyenler halkı bölmektedirler kriz simsarlığı yapmaktadırlar (rektörler,öğretim üyeleri,siyasiler,kalemşörler)

Yazacak çok şey var ama ben konuimayı seviyorum haftaya cuma katılabilirsem programınıza daha anlatacaklarım var buraya yorumlarımızı esiirgemememizi söylediğiniz çin yazma ihtiyacı hissettim bir yandanda beyaz şovu izliyorum o yüzden gereksiz tekrarlar yapmış ve kelime fazlalıkları ile yazmış olabilirim özürdilerim Allah'a emanet olunuz...

 

Post a Comment

<< Home

Mesothelioma Asbestos, Mesothelioma Cancer, Malignant Mesothelioma, Mesothelioma Attorney.
Mesothelioma