doktor&hesapci

TGRT-FM de Cuma günleri saat 20.00 civarlarında yayına giren programın paralelinde fikir alışverişi için yapılmış bir blog dur. Yorumlarınızı bırakmakta nazlanmayın.

Wednesday, April 18, 2007

Miting Sonrası..Papatya Falı

yazayım, yazmayayım diye papatya yaprağı kopartmaya başlamıştım. Çok da niyetli değildim aslında ama bir yerlerden gelen faşist eğilimli mailler ve de mahut mitingde konuşan bir aklı evvel hocamızın konuşma metnini görünce dayanamadım. Buyrun efendim.

Öyle bir dezenformasyon sürecinden geçiyoruz ki, at izi ile it izi tamamen birbirine karışmış halde. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovmakla kalmıyorlar, namusu ve onuruna dahi laf ediyorlar. Suskun kalmak, fazla yorum yapmak istemedim ama miting ve sonrasında konuşulanlar beni zorladı. Dalgalanak da durulak, yazıp sakinleşek...

Öncelikle Miting
Dışarıdan görüldüğü gibi çok da muhteşem olmadığı ve topal kalan bazı yönlerinin olduğu kanaatindeyim. Zamanında sistemle sorunu olan Edip Akbayram gibi birisinin, zamanında dinler üzeri bir din kurmaya çalışan asker kızı sırıtkan Nur Serter in birarada faşist söylemlerle konuşmaları size de garip gelmez mi acep? Ve bu miting kimleri rahatlatmıştır diye düşünüldüğünde aklımıza neler gelmektedir? Başta cumhuriyetin sistemden nemalanan eliti biraz rahatlamıştır. Zira çok melul mahzun idiler son zamanlarda. Avrupa birliğine yaklaştıkça suratları asılmaktaydı. Doğu Perinçek ve benzeri sokma ulusalcılar da ferahlamışlardır muhtemelen. Daha ekmek var bu memlekette demişlerdir. Sonra, Deniz Baykal da rahatlamıştır. Çok zengin partinin ulufe dağıtan profosyonel anamuhalefet lideri olarak. Bu miting ne için yapıldı ve neden boyle başarılı oldu bunu düşünmek gerekli. Sivil eylemlerin aslında sivil eylemler olmadığını anlatan Nokta dergisini de edinmeli bir yerlerden.

Mitingdeki konuşmalar bizi rahatsız etmiyorsa da oturup kendi fikri yapımız üzerinde düşünmeliyiz. Kendimizle başbaşa kaldığımızda "yahu burada insanlar dindar cumhurbaşkanı olmasına itiraz için biraraya geldiler ama konuşulanlarla süzme faşizm ve sekter Kemalizm ile dolup taşıyoruz" diye aklımızdan geçmiyorsa sorun var demektir.
Yahut da "burada insanlar bir adamın cumhurbaşkanı olmasına itiraz için toplandılar ama bu kalabalığın önünde mikrofonu ele geçirenler AB ve ABD karsiti söylemlerle ülkemizi dünyada yanlız bırakacak fikirlerini ortaya saçarak bölünmüş bir Türkiye imajı yaydılar" demiyorsak da bizde problem var demektir. En tabii demokratik hak kullanılırken faşist fikirlerin yayılması nasıl bir saçmalıktır. Hiç düşündünüz mü? 28 şubat zemininde Zülfü Livaneli'nin bir Hipodrom konseri vardı, müzik değil de laiklik gösterisi haline dönüşmüştü. Toplananlar da bilmiyorlardı aslında orada öyle bir durum olacağını. Gerçi HBB * abimizin detone sesini dinlemeye o kadar kalabalığın gitmesi de ayrı bir sosyolojik olaydı ya hadi onu da irdelemeyelim. Karlı kaayın ormaanında yuhuruyehelim geheceleyin..

Ve Ankara mitinginin antidemokratik, faşizan bir söylemle idare edilmediğini bana söyleyebilecek bir Allah kulu (ya da delikanlı agnostik, şerrefli bir ateist) var mı?

Pazar günü yüzmeye giderken fabrika duvarlarında, direklerde değişik pankartlar gördüm. Bunlar genelde milletin iradesine saygılı olmayı söyleyen ve mitinge tepki mahiyetinde yazılar içeriyorlardı. Ve yanımdaki oğlum sitelerin yanından geçerken "burada çok bayrak, burada az bayrak" diyerek kendince bir demografik çalışma yapıyordu. Faşizan bir mitinge tepkinin bayrak asmayarak gösterilmesi de ancak bu ülkede olurdu..

Aklınızı muhafaza etmeye çalışın
Doktor

HBB: Her boku bilen

6 Comments:

At 1:02 PM, Anonymous Anonymous said...

Bana gelen maillerden birinde "Miting günü Tandoğan'a gidemiyorsanız, bayrak asın aynı anlama gelir" deniliyordu. Başka bir etkinlikte bulunsak da olur mu diye cevapladım mesala alışverişe çıksak yada banyo yapsak, lavaboya falan gitsak ne bileyim işte, mitinge niyet bir şeyler yapsak.
Bende ev halkına tembihledim balkona kırmızı bir şey koymayın, kırmızı güneşlikleri de açmayın neme lazım bayrak falan zanneden olur. Ve o gün Eminönü,Sirkeci,Aksaray, Üsküdar,Ümraniye hattını dolaşma imkanım oldu. Kimsenin tınında olmadığını gördüm, herkes işinde gücünde saysan on, onbeş bayraklı ev anca var. Çalıştığım bankanın (doktorun ki ile aynı) şubelerinde boy boy bayraklar dikkatimi çekti. Çok şaşırdım! meğer bütün bankalar hafta sonları bayrak asarlarmış.Önceden hiç dikkat etmemiştim. (Mitingci arkadaşlar bu ayrıntıyı özellikle bilmeli)
Benim esas takıldığım husus bu bayrak hususu oldu. Bütün bir milleti temsil eden bayrağımızı böyle basit fikir ayrılıkları, dünya menfaatleri için kullanmasalar olmazmıydı. Bal gibi de olurdu haki şallar alıp sallasalardı mesela, yada nebileyim sarı, mavi. Renkmi yok kardeşim. Allaha şükür patiskası bol bir memleketiz. Ya bir de solcu olacaklar! insan biraz utanır sıkılır. Dünyaya rezil ettiler bizi elalam kadife, pembe, turuncu devrimler yapıyor, bizimkiler hala bayrak sallıyor, hala Anıtkabir'e yürüyor.
Selamlar Mazhar

 
At 5:36 AM, Anonymous Anonymous said...

Genelkurmay Başkanlığı adına yayınlanan bildiri Türk siyasi ve hukuku açısından açıkça bir muhtıra niteliğindedir hatta açıkça söylemek gerekirse muhtıradır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hükmü şahsiyeti ve Türk ordusunun maddi manevi varlığına milletçe duyduğumuz tarihi ve milli saygıya rağmen bu müdahaleyi hoş görmemiz kesinlikle mümkün değildir. Söz konusu bildirinin üslup ve muhtevasına gelince öncelikle Türk milletinin sıradan bir ferdi olarak ve aynı zamanda WOLTRAN ‘ın Genel Başkanı olarak derin üzüntü ve kaygı taşıdığımın bilinmesini istiyorum.

Bildirinin üslup ve muhtevası Türk milletinin bizim gibi hayatları boyunca Ne Mutlu Türküm diyene şiarını baş tacı etmiş bütün fertlerinin milli ve manevi vicdanında derin bir yara açmıştır. Laiklik ilkesi elbette anayasa ilkelerimizden bir tanesidir. Anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti devleti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir diyor. Anayasamızda bu cümle bir arada yazıldığı için laiklik kadar demokrasiye, onun kadar sosyal devlet olmaya ve onun kadar hukuk devleti olmaya vurgu yapıyor.

Türk askerinin başına çuval geçirilirken bile güney sınırlarımızın bitişiğinde milli varlığımıza hasım bir siyasi ve askeri bir güç gözlerimizin önünde adım adım büyütülüp karşımıza çıkartılırken bile Türkiye güçleri global güçlerin Büyük Ortadoğu projesine milletin iradesiyle alınan mevcut AKP iktidarı tarafından açıkça angaje edilirken bile AB’ye üyelik süreci adına Mustafa Kemal ATATÜRK’ün en az laik cumhuriyet ilkesi kadar mühim ve belki ondan da öncelikli mirası olan tam bağımsızlık milli ve üniter devlet yapısı ilkeleri sistemli bir şekilde yok edilirken bile Kıbrıs gibi milli namusunuz haline gelmiş bir davada AKP iktidarının başından beri her türlü taviz verilirken milli iktisadi varlıklarımız uluslar arası sermayeye haraç mezat satılırken bile kullanılmayan ölçüde sert ve tehditkar bir üslupla Kur’an-ı Kerim okuma yarışmalarını, kız çocuklarının ilahi okumalarını, okul müdürlerinin şanlı peygamberimizin Kutlu Doğum gününe katılmalarını rejim tehlikesi gibi görmenin gerçekte en büyük milli tehlikelerden biri olduğuna inanıyorum.

Cumhuriyetimizin laik karakterini büyük çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda Kur’an okuma, ilahi söyleme ve Hz.Peygamberimizin Kutlu doğumunu kutlama gibi manevi geleneklerin karşısına koyma şeklinde anlaşılmaya çok müsait bir üslup ve zihniyetin hem laik düzene hem de milli birlik ve bütünlüğe fayda değil telafi imkansız biçimde zarar vereceğine inanıyorum. Demokrasi ve hukuk düzeninin tehlikeye düştüğü böylesi kriz dönemlerinin asgari zaiyatla geçiştirilebilmesi için sadece iktidara değil muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına ve bilhassa hukuk ve yargı organlarına görev ve sorumluluk düştüğü açıktır. Herkesi Türkiye’nin milli, demokratik, laik ve sosyal hukuk düzenine karşı görev sorumluluk içinde davranmaya ben buradan çağrı yapıyorum.

Bugünden itibaren Türk siyasi hayatının içine gireceği süreçte demokrasi ve hukuk dışı hiçbir tasarruf ve dayatmaya destek vermeyeceğimizi ısrarla ifade etmek isterim ve bilhassa 12 Mart döneminde görüldüğü tarzda TBMM dışında kurulacak ve milli iradenin tecelligahı olan meclisi devre dışı bırakacak her türlü iktidar hükümet formülünü gayri meşru ve hukuk dışı sayacağımızı şimdiden ilan ediyorum. Türk milletine gerçekten birlik ve beraberlik içerisinde davranmaya ve sükunetini korumaya davet ediyorum.

Bu sürecin her şeye rağmen demokrasi çerçevesi içerisinde kalınarak tamamlanmasından yanayız.

 
At 8:48 PM, Anonymous Anonymous said...

çağlayan mitingi demokratik hak kullanımının bi göstergesidir..uygarca yapılmış,mesajlar verilmiş,deşarj olunmuş,mutlu mesut bitmiştir..hayırlı olsun!
gülşen..

 
At 9:59 AM, Anonymous Anonymous said...

Yüksak mahkeme kararını açıkladı. Şu an beni sadece Tanzanya vatandaşı olma hayali teselli edebiliyor.

 
At 4:03 AM, Blogger eskişehirli said...

olur mu hiç öyle şey?Bizimkiler dünyadaki her şeyi herkesten iyi bilirler.bayrak sallayacaksın bayrak. işin şakası bir yana,güzel ülkemin iplerinin bu tiplerin elinde olması beni üzüyor,kahrediyor,midemi bulandırıyor.bu ülke,bu beyinsizlerin eline bırakılamayacak kadar önemli bir ülke. doktor bey ve bütün doktorculara selamlar.SÜPERSİNİZ...

 
At 7:23 AM, Anonymous Anonymous said...

sevgili dr.baykalın bu günkü beyanatı nerden çıktı aklı mı başına geldi yoksa filim mi çeviriyor? Akşam programda işlersiniz diye bekliyoruz.Selam ederiz tabii ki hesapçıya da

 

Post a Comment

<< Home

Mesothelioma Asbestos, Mesothelioma Cancer, Malignant Mesothelioma, Mesothelioma Attorney.
Mesothelioma