doktor&hesapci

TGRT-FM de Cuma günleri saat 20.00 civarlarında yayına giren programın paralelinde fikir alışverişi için yapılmış bir blog dur. Yorumlarınızı bırakmakta nazlanmayın.

Monday, September 17, 2007

7 Eylül-14 Eylül 2007 /İyi ki mazhar var.

Mazhar hatırlatmasa bir blog sahibi olduğumuzu unutacaktım. Ve hatta program sahibi olduğumuzu da unutma eğilimindeydim Şükrü bey'in bindirmesi sonrasında. Elbette bize kızanlar olabilir, fikirleri ile uyuşmazlıklarımız olabilir. Olması da doğaldır. Lakin toplumu belli noktalardan ayırmaya çalışanlarla ve dahi toplum katmanlarından bazılarını aşağılayanlarla aynı fikirde olup da bizi bölücülükle itham etmesi hoş olmadı adı geçen sevgili dinleyicimizin. Bilerek düşük cümle kullanıyorum.. Takılmayınız, buna da..

Akil adamlarla konuşacak çok şey var. Ülkenin yeni ortadoğu düzeninde nerelere çekilmek istendiğinden tutun da olası bir savaşta hangi tür silahlar kullanılabilire kadar. Onlarca konu var. Ama bir türlü buralara gelemiyoruz. Kim bilir birgün geliriz.

Sağolsun Mazhar hem beni kendime getirdi hem de "ne şekilde istersen kullan" diyerek fikirlerini yolladı. Kendisi ile ilgili düşüncelerim yazısını hiç değiştirmeden koyacak kadar samimi.. Aşağıda..

Sevgi ile
Doktor


Merhabalar;
Mübarek Ramazan günü onca fedakarlığa katlanıp, alel acele iftarını ederek programa çıkan doktor ve hesapçı hiç de hak etmedikleri, mide bulandırıcı ithamlarla programı bitirmek zorunda kaldılar. Üzüldüm hem de çok üzüldüm. Belki dedim 100 yıl geçse aradan ülkemin insanları saygılı olmayı medeni olmayı öğrenirler de doktorlar hesapçılar yaptıkları işden hoşnut alırlar.

Hani bir dönem,ellerinde çivili sopalarla gezen aczimendiler vardı. Yer yarıldı da içine girdiler. Darısı beyninde, dilinde çivili sopalarla gezenlerin başına, yer onları da yutsa da kaygısızca düşünüp, arzumuzca kendimizi ifade edebilsek.

Ne yapalım da makbul olalım…?
Konuşsan suç, sussan suç; kazansan suç, kaybetsen suç. Şükrü Bey’i böyle konuşturan Programın seyri değil memleketin seyri oldu… Seçimi ezici bir üstünlükle kazanmış kitlenin sesinin daha çok çıkmasından daha tabi ne olabilir. Takımı maç kazanan taraftar bile o hafta daha dik durur, daha çok konuşur. Yenilen takımın taraftarı ya efendilik yolunu tutar yada hır çıkarır, hakaret eder, küfür eder, saldırır. Taraftarlık haleti Eyvah Şükrü Bey ! Eyvah !

Siz biz ayrımı yapıyorsunuz diyen bu arkadaş kendini taraf olarak öylesine heykelleştirmiş ki bir anda, üç dört yılın emeğini heba etti. Az daha demokrat olacaktı, olamadı, yolda kaldı.

Ordumuz elbette ki bizimdir. Çocuklarımızı güle oynaya yollayacak, dönmesi için çetele tutup şafak sayacağız. Eeee bazı taleplerde de bulunacağız tabii vergisini veren vatandaş olarak. Güçlü olsun, büyük olsun bizi değil düşmanlarımızı korkutsun. İşini en iyi şekilde yapsın. Üç beş çapulcu karşısında boynumuzu büktürmesin Modernize olsun değişsin dönüşsün şartlara uyumlu hale gelsin. Siyasete bulaşmasın, muhtıra darbe planları yapmasın. Teslim aldığı evlatlarımızı kurda kuşa kaptırmasın onların güvenliğini, ülkenin güvenliğini her şeyden öncelikli bilsin. Komuta kademesi bir partinin değil, bir ülkenin ordusu gibi davransın, komutanlarına ve sivil yöneticilerine bila kaydı şart itaat etsinler. Bu beklentileri dillendirmek Düşmanlığın değil, çok büyük bir bağlılık ve muhabbetin tezahürüdür.

Takiyyeci, Amerikancı… Kendi yaşantımda bu tip ifadeleri kullanan, başkaları adına hüküm verip kalıp oluşturan adamlara asla kıymet vermem. Değişimi dönüşümü takip edemeyen ilkel tabuları ile mutlu yaşantılarına devam etmek isteyen, insanlara denilebilecek pek bir şey yok Bol inkılaplı rüyalar dilemekten başka.
Mazhar

5 Comments:

At 8:01 AM, Anonymous Anonymous said...

HADDİ AŞAN İNSAN:Cuma akşamı yaşanan (şükrü bey vakası)olayı ''haddi aşan insanla,kamil insan''arasındaki farkın anlaşılması açısından önemli buluyorum.
iNSANIN ERDEMİNE DAİR:
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerin birisi de içinde kendi kendini yargılayabilecek bir mahkemeye sahip olmasıdır.Vicdan dediğimiz bu mahkemede sanık sandalyesine oturtup kendimize şu soruyu soralım ''BEN NASIL BİRİYİM?''Beni ifade eden cümlelerin içinde acaba ERDEM kavramı geçiyor mu?
Evet şükrü bey siz nasıl birisiniz?Onurlu bir insanın yapması gerekeni yapıp özür dileyecek misiniz?''DEĞER ÜRETEN VE KENDİSİ DE DEĞERLİ OLAN İNSANLARDAN''
BELGİN

 
At 11:14 PM, Blogger dryagci said...

Ben Şükrü beyi erdemsizlikle itham etmeyeceğim. Ama mantık zincirinde topal giden birşeyler olduğunu açık seçik söyleyebilirim. Özellikle mevhum bir "türbanlılar açıkları yaşatmaz" cümlesinden giderek agresyon göstermesi ve kreşendo nun sonunda "siz amerikan uşağısınız" a bağlaması oldukça gülünç oldu. Olay anında gülemedik burnumuzdan soluduk tabii ki.. Sonradan sonraya "amaaan ya, bu ülkede böyle" deyip işimize gücümüze baktık..
doktor

 
At 1:29 AM, Anonymous Anonymous said...

MİNİBÜSÇÜ TERÖRÜ
Programın esaslı dinleyicilerinden Erdal Bey’e geçtiğimiz Cumartesi günü bir minibüsçü tarafından yapılan kalleşçe saldırıyı kınıyorum. Saldırgan layığını hukuktan bulamayacağına göre belasını Allah’dan bulsun . Millet, şehirlerin bu en organize suç örgütü gibi çalışan otobüsçü-minibüsçü taifesine çeki düzen verecek babayiğiti beklemede.
MAHALLENİN TERS BASKISI
Seçim öncesi, Ertuğrul Özkök yazılarından birinde şöyle diyordu “ Anadolu’da namaz kılmayanlara ne gözle bakıldığını bilirsiniz .‘’ Belki 50-60 yıl öncesi için makul sayılabilecek olan bu ifade gülünç gelmişti bana. Bu ifadenin sahibi memleket insanından tamamen habersiz, yada elli senedir Anadolu’ya hiç adım atmamış, Anadolu’dan hiç haber almamış olmalıydı.
Anadolu’da, namaz kılan 3-5 ihtiyarın dışındakilere pek iyi gözle bakılmıyor senelerdir. Bunun içindir ki cami cemaatleri 3-5 ihtiyardan ve horlanmış bir imamdan oluşuyor. Dindar insanlara karşı yürütülen sistematik aşağılama programları meyvesini veriyor elbette ki. Taşrada böylede şehirlerde farklı mı ? Anlamanın çok kolay yolları var. İş kulelerinde bir vakit namaz kılmaya, ya da bir günü oruçlu geçirmeye çalışın bakalım ne olacak. ?
Evet bir baskı var bu ülkede, 100 yıldır Demokles kılıcı misali tepemizde sallanan. Yememize, içmemize, giyinmemize, okumamıza, yazmamıza dinimize, ibadetimize, ailemize, eğitimimize, düşündüklerimize karışan. Ve bizi maymuna çeviren bir baskı “………….”..Bütün mahalle bu baskının ağır tazyiki altında inlerken azıcık geri itelememiz mahalle baskısı olarak algılandı hepsi bu.
LAİK DEVLET FITRA VE ZEKAT TOPLAR MI ?
Çocukluğumda ilkokul öğrencisiyken renkli Kızılay pulları almak ve Türk hava Kurumu’nun zarflarına para koyup öğretmene vermek tatlı bir ayrıcalık havasına sokardı beni.
Aradan 30 yıl geçti. Görev yaptığım okula THK zarfları geldi yine , THK Fıtra ve Zekat Zarfı yazıyor üzerinde, kocaman ve kırmızı renkte. Bu zarflar öğrencilere dağıtılacak, onlarda anne babalarından gönüllü yada gönülsüz aldıkları paraları zarfa koyarak geri getirecekler. Boş zarf vermek öğrenci için çok aşağılayıcı bir durum olur şüphesiz bir yolunu bulup zarfa bir şeyler koymak zorunda hissedecek kendini.
İyi de bu THK ne ola ki sivil topluma ait bir kuruluşsa bu imtiyazı nereden alıyor. Diyanet Vakfı, Şehit anneleri, Tema, Türk böbrek Vakfı ne bileyim işte Eğitim Gönüllüleri aynı işi yapamazlar mı ? Yok bir yanı ile devlete bağlı bir kuruluş olarak bu imtiyazı elinde tutuyor ve yine kendisi gibi devlete bağlı başka kurumlarla topladıklarını paylaşıyorsa ki öyle yaptıklarını söylüyorlar. O zaman laik devletin kurumları fıtra ve zekat toplar mı ?
Tamamen dinin kuralları ve şartlarıyla belirlenen bir alanda laik devletin ne işi var? Laik devlet dini ritüelleri kullanarak para toplar mı ?
Laik devlet İslam dininin toplum için oluşturduğu sosyal dayanışma düzenine karışır mı?
Laik devlet bu işi yaparken zekat ve fıtra kavramlarının sahibi İslam dininin bildirdiği kurallara uyar mı ?
Laik devlet gayrimüslim okullarına da bu zarflardan yollar mı ?
Laik devlet Ermeni cemaatinin birbirlerine yaptıkları yardımlardan da hisse ister mi ?
Kötü minibüscünün elleri kırılsın. Hoşçakalın MAZHAR

 
At 12:04 PM, Blogger efe said...

görgülü kuşlar gördüğünü işler,
görgüsüz kuşlar gör neler işler...

Programı onca zamandır dinlemekteydim,lakin bugünkü program kadar canımı sıkanı olmadı.İnsan evladı tekamülünü bin yıllardır devam ettirmekte ancak bazısı hayrete şayan bir şekilde hala taş zımparalamakta ve bir ağaç sopanın ucuna yaprak lifiyle sarıp sansar avına çıkmakta.İnanmayana bugünki program kaydında konuşan iki üç homo sapiensi dinlemelerini tavsiye ediyorum.
Malın zekatı oluyorda fikrin zekatı olmuyor,eğer olsa herhalde nisabıma düşen miktarla şu konuşan çılgın türkler de biraz olsun toplumda katlanılabilir hale gelebilirler.
Programı ararken, zaten ıskartaya çıkmış beynini bırakıp sadece omurilik soğanıyla fikirden yoksun "refleksel coşma" ile telefona sarılan güruh; doktoru e5 kenarında dürümcü,hesapçıyı topkapıda deynekçi zannedip,dinleyen eşhasıda iftar çadırı müdavimi belleyip istifra şeklinde mırıldanıyorlar.
Vatan nedir dense,gecekondunun noter senedini gösteren,milletin tanımını da "college" reşmeciyi ortacıyı remayözcüyü işaret eden bu çılgınlar; yüksek ulusalcı fikir magandalarının küçük torunlarıdır.Çılgıncıklardır. Neyin zarar ve neyin kar olduğuna dair anadan atadan bir ilim nasibi olmayıp, "bellenmiş içgüdesel çekim kuvveti" ile kulak zarlarını vatan yada millet kelimelerinden birisi sarstığı andan harekete geçip kuru fasülye pilav derler.
İftarımı açmış, sıcak çayımı almış koltuğuma oturmuş şöyle keyifle bir saat geçiyeyim diyerek radyomu açmıştım.Siz neden ararsınız be kuzum? Gidin kahveye batak oynayın. Arkadaşlarınızla boynuzlarınızı nereye geçirecekseniz oraya geçirin.Aramayın şu programı. Bunlara ne denir bilmiyorum ki? Ama Rum Aleko usta vardı,çıraklarına kızınca "Ade vre malaka" derdi.Bak Rum dedim şimdi bunlar blog'u basmasınlar?

 
At 11:00 PM, Anonymous Anonymous said...

Yukarıda ki metin, oldukça hoş betimlemelerle durumu izah etmiş.Fazla söze gerek bırakmamış. Arayan dinleyiciler sade doktoru değil bizi de gerdi. Hele şu yiğitseniz bir de PKK ya laf edin diyen yokmu ? Yazıklar olsun tek kelimeyle yazıklar olsun.
Doktorun, Hesapçının bütün dinleyicilerin bayramını tebrik ediyor, huzur ve neşe içinde bir bayram geçirmelerini diliyorum.

 

Post a Comment

<< Home

Mesothelioma Asbestos, Mesothelioma Cancer, Malignant Mesothelioma, Mesothelioma Attorney.
Mesothelioma